On Bir Kasım!
Bugün on bir kasım!
On bir kasım, on kasım değildir! Hiçbir on bir kasım, on
kasım değildir! Hiçbir on bir kasım, on kasım olamayacak.
Bugün on bir kasım!
Bizler hep on kasıma bir gün geç kalmış bir nesil olarak hatırlanacağız. Hep on kasımlar görecek ama on bir kasımlarda
yaşayacağız. Korkak, aptal ve gereksiz
bir nesiliz biz. Hem Akif’in hem Nazım’ın nesliyiz ama arada kalmışız. Bizler kahraman değiliz, bizler; klavye başında, sıcak yataklarda ve
sadece başıboş dolaşmaktayız sokaklarda. Bizler bilmediğini yorumlamakta,
anlamadığını yargılamakta, düşünmeden konuşmaktayız. Bizler ikiyi hala birden
büyük sanmakta ve sen ben demekteyiz.
Bugün on bir kasım!
Yılı yok on kasımdan sonraki bütün on bir kasımlar bizim
artık. Kaçan tren geri gelmeyecek. Geçen zaman geri dönmeyecek.
Kaybettiklerimizi geri alamayacağız. Ama biz, ne garip şanslıyız. Giden varsın
trenle gitsin, biz gerisinde kalmayız, uçak yaparız, uzay araçları ve hatta
daha ötesini… Zamanı yakalarız, kaybettiklerimizi unutmadan daha yeni daha
güzel şeyler var ederiz hep beraber, kendi değerimizi, kendi varlıklarımızı
oluştururuz taklit etmeden. İşte o zaman tekrar zaman bizim olur, başkalarının
zamanında yaşamak zorunda kalmayız.
Bugün on bir kasım!
Yeter artık bu on bir kasımlar, daha fazla görmek
istemiyorum. Daha fazla sözü hak etmiyor on bir kasım. On bir kasım bizi hak
etmiyor. Ama biz başımıza gelen her şeyi hak ediyoruz!
On kasımda görüşmek üzere.
Hiç yorum yok: