Göz
Kapa gözlerini:
Karanlık...
Karanlık… Hâlâ... Sonsuz ve yoğun… Tüm benliğinde… İşte gerçek; “karanlık”. Gözlerini aç ve kapat. Tekrar, tekrar, tekrar… Milyarlarca kez yap bunu öyle ki sıradan bir şey olduğuna karar ver. Gördüklerinin gerçek olduğunu varsay ve tüm hayatını buna göre bina et. Sonra ya yanıldığını görecek kadar uzun yaşa ya da fırsat bulamadan saf gerçeğe zamansız bir yolculuğa çık.
Gözlerini aç. Ve bak. Onca göz; açılıp kapanan, koca bir dünya, bir aranan, binler ve binlerce yıl; yalanlar, sanrılar ve korku… Sonsuz bir hikâye anlatayım mı bu gece size sizin kadar eski?
Şimdi kapat tekrar:
Sıcacık gülüşmeler, bir akşam sofrası, eş, dost, aile, her kimi istersen. Manzara muhteşem; isteyene yakamoz ve deniz, isteyene dağ havası, serin, isteyene ova, tepesinde tertemiz bir gök… Hafif bir rüzgâr esmemesi düşünülemez bile… Köşede, az ötedeki sallanan yaprakların hışırtısı… Bir baykuş ötsün dalında ansız. Huzuru tüm benliğinde hisset.
Kırp gözünü:
Koşan bir kadın; bir anne... Nereye, çocuklarının yanına… Koşuyor; ciğerine dolan ateşin tüm acısını da hissederek. İki adım daha… Kapanıyor üzerine yavrularının, gözünden dökülen o selle ama artık çok geç, az evvel ölen kocasının bedeniyle beraber savuruyor sonsuzluğa, uğursuz bir alev. Manzara muhteşem, kızıl bir gece. Kimsenin bir zamanlar insanların yaşadığına inanamayacağı bir harabe, yanacak bir yanı kalmadığından dallarındaki korlar tüten ağaçlar, yanık et kokusu… Sıcağını yüzünde duy. Hayır yüreğinde…
Kapat tekrar…
Dur!
Açma! Hayır, geçmeyecek bu kez göz açıp kapayıncaya dek. Işığın sana getirdiğini kabullen. O hâlde: kapat tüm duyularını ve yok say, hep yaptığın gibi.
İşte hikâye burada başlıyor. Gördüğün neydi; Karabasan mı, akşam haberleri mi, bir yüzü aydınlık bir yüzü karanlık insanlık mı? Bir yerde yanan ateşin dumanı komşu yürekten tütmez mi? Ben yazınca oradaki acılar biter mi, senin aklın başına gelir mi? Ne çok sordum değil mi? Sanır mısın ki karanlıkta gördüklerin bir anlık ve yalan sonra sen burada gözünü açtığında orada her şey sona eriyor. Ya aydınlık gözüne yalanları sokuşturan bir zalimse… Aklına ne kadar güvenirsin? Akıl dediğin nedir Allah aşkına?
Gölgelerden bir kahraman gelip kurtarsa bizi tüm tereddütlerimizden alsa çıkarsa bu bataktan. Gelse de tutup yüreğimizden el verip kaldırsa insanlığımızı tekrar ayağa; “kalk dese, kalk, bak daha ölmedin. Dayan dese, diren dese…” “İnsanlık da kendine gelip fark etse pes etmek beş para etmez bir maskaralık dönse dese kahramanımıza; ben neler gördüm neler yaşadım, bunlar beni yıkamaz.” Sonra kalksa ayağa bir iki sendelese ama devam etse kapatsa gözlerini ve anlasa; ölmek yaşamaktan korkmayanlar için bir soluk ötede, yaşamak soluk alıp vermekten...
Bırak kendini karanlığa, sen de kapat gözlerini, herkes ışığı arıyor diye gerçek aydınlıkta demek değil. Kapa kurtul gözlerini bu yalancı ışığın zulmünden. Yüzleşmeden kurtulamayacaksın korkularından, kâbuslarının karşısına dikil. En değerli şeyler insanın gözünün önüne konurmuş derler, anlasınlar uzaklara bakarken nasıl kaçırıyorlar asıl hazineleri. Oysa hepsi olduğu yerde duruyor. Madem gerçeklerde bir sıkıntı yok, oldukları yerde, o zaman biz bir yerde yanlış yapıyoruz. Ah şu tezatlar…
İnsanın doğasında var değerli olanı ister ama yorulmaya gelmez, bir saniyede önüne ziyafetler kurulsun, anında diyardan diyara geçsin, sevdikleriyle zaman dursun… Gel gör ki olmuyor; ne değerli şeyler ortalıkta bırakılmış ne de ömür bulmaya yetiyor. Ve aslında her göz kırpışımız bir yıldızın ölümüdür…
Aç ve bir bak:
Bu kez bir kat daha büyük aç, belki o zaman görürsün.
Gözlerin nasıl da yanıyor; şimdi asıl karanlık neresiymiş gör; ışık sana ne getirmiş bak. Kopkoyu gerçeğin tadına bir kez baktın mı tekrar dönmek istemezsin hiçbir ışığa. Hem karanlık siyah değildir sadece, siyah kara değildir! Siyah mavidir; gökyüzünün tüm şeffaflığını benliğinde taşır, siyah yeşildir; yeryüzünün tüm huzurunu ayaklarımızın altına serer, siyah sarıdır; güneşin tüm canlılığını içimize işler oya oya, siyah mordur; en asil, siyah kahverengi; alçakgönüllü, siyah karanlıktır; evrenin tüm sonluğunda ve siyah; siyahtır tüm renklerin kardeşliğinde.
Şimdi artık sana bırakıyorum, ister aç ister kapat gözlerini.
Gözün gördüğünden ötedir dünya…
Hiç yorum yok: